TORAKS DUVARI İSKELETİ
Necdet Ersöz
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
Torasik iskelet, kemik
ve kıkırdak yapılarından meydana gelen bir toraks kafesini oluşturur. Bu kafes
başlıca yaşamsal torasik visseral ve abdominal organların korunması görevini
üstlenir. Toraks iskeleti 12 çift (bazen 13) kostadan (kaburga kemiği),
intervertebral disklerden ve sternumdan meydana gelir. Kaburgalar ve kostal
kıkırdaklar, torasik kafesin en belirgin yapılarıdır ve bunlar, superiordan
inferiora doğru 1’den 12’ye kadar numaralandırılmıştır. Bu numaralar, ilgili
kostanın ve kıkırdağın seviyesini belirlediğinden, klinikte önemlidir.
Kaburgalar,
Kostal Kıkırdaklar ve İnterkostal Boşluk
Kaburgalar (L. costae)
yassı ve kıvrımlı (açılı) bir şekle sahip olup göğüs duvarının önemli bir
kısmını meydana getirir. Çeşitli fiziksel baskılara karşı oldukça dirençli olmasına
rağmen, ağırlıkça hafiftir. Her bir kaburganın içerisinde yetişkinlikte kan
hücrelerini meydana getiren kemik iliği (hematopoietik doku) vardır. Atipik ya
da tipik olarak sınıflandırabileceğimiz temel olarak üç çeşit kaburga söz
konusudur:
Gerçek
(vertebrosternal) kaburgalar ilk yedi kaburgadır. Bu
kaburgalar doğrudan kıkırdak
aracılığıyla sternuma bağlanır. Bu kaburgaların gerçek olarak adlandırılmasının
nedeni, kıkırdak vasıtasıyla sternumla doğrudan yaptığı bağlantıdır. Diğer
kaburgaların sternumla doğrudan bir bağlantısı yoktur.
Yalancı
(vertebrokondral) kaburgalar sekizinci, dokuzuncu
ve çoğunlukla onuncu kaburgalardır. Bu kaburgaların ucundaki kıkırdak yapısı,
üstteki gerçek kaburgalar ile birleşiktir; ancak bu kaburgaların kıkırdağı
doğrudan sternuma ulaşmaz. Onun yerine, üstteki kaburgalar vasıtasıyla göğüs
kafesini oluştururlar. Sternuma dolaylı bir bağlantı söz konusudur.
Vertebral
(yüzen) kaburgalar on birinci ve on ikinci kaburgalardır.
Varyasyona göre onuncu kaburgalar da bazen bu sınıflandırmada sayılabilir. Bu
kaburgaların ventral segmentleri eksiktir. Bu kaburgaların kıkırdakları
rudimenterdir (gelişmemiş) ve hiçbir şekilde üstteki kaburgaların ucuyla ya da
sternumla bir bağlantıları yoktur. Onun yerine posterior abdominal kas sisteminde
sonlanırlar.
Kaburgalar, aynı
zamanda tipik ve atipik olmalarına göre de ayrılabilir. Tipik kaburgalar, çoğunlukla üçüncü ve
dokuzuncu kaburgalar ve arasını kapsayan kaburgalar olup baş, boyun, tüberkül
ve şaft (gövde) gibi standart kaburga yapılarını içeren kaburgaları belirtir.
Kaburgaların baş (caput costae) kısmı iki taraflı olup bir
krest (crista capitis costae) ile ayrılır. Krest ile ayrılan baş kısmının
bir yönü ilgili seviyedeki vertebra ile bağlantı (artikülasyon) kurarken, diğer
yön de bu vertebranın superiorunda kalan bir vertebra ile bağlantı kurar. Kaburgaların
boyun (collum costae) kısmı tüberkül
seviyesinden, kaburganın şaftı (corpus costae) ile baş kısmını birbirine
bağlar. Tüberkül (tuberculum costae)
dediğimiz yapı, processus transversus
eklem yüzeyi ile eklemleşir. Şaft (gövde) de bir kostal açıya (angulus costae) sahip, yassı, kıvrımlı
kaburga kısmıdır. Bu kısımda kaburga anterolateral olarak yön değiştirir. Bu
kostal açı, aynı zamanda derin sırt kaslarının bağlantısının lateral limitini
demarke eder. Şaftın internal yüzeyi bir kostal
oluğa (costal groove) sahip olup
bu bölgeden geçen interkostal sinir ve
damarlara yataklık eder.
Atipik
kaburgalar, tipik olarak tanımladığımız kaburga kısımlarına
sahip olmayan kaburgalardır. (1, 2, 10 ve 12. kaburgalar) Bu kaburgaları şimdi
biraz detaylıca inceleyelim.
1.
Kaburga ence en geniş, en kısa ve kostal açısı en fazla
olan kaburgadır. Diğer kaburgalara nazaran baş bölgesinde sadece bir yüzü
bulunur ve bu baş T1 vertebra ile bağ yapar. Ayrıca üzerine subklavian arter ve
venin geçmesi için oluklar (sulcus
arteriae subclaviae, sulcus venae subclaviae) bulunur. Bu oluklar skalen tüberkül (tuberculum musculi scaleni anterioris) ile ayrılmıştır. Bu skalen
tüberküle anterior skalen kas (musculi
scaleni anterioris) bağlanır.
2.
Kaburga birincisine göre biraz daha ince olup daha düşük
bir açıya sahiptir. Görece birinci kaburgadan daha uzundur. T1 ve T2 vertebralarla bağlantı yapmak üzere baş kısmında iki yöne
(facet) sahiptir. Bu kaburganın esas atipik özelliği, serratus anterior kasıyla bağlantı yapmak üzere sahip olduğu
tüberkülden (tuberositas musculi serrati
anterioris) ileri gelir.
10
ve 12. Kaburgalar, 1. Kaburgada olduğu gibi tek bir
vertebra ile bağlantı yapmak üzere sadece tek bir facete sahiptir. Bu nedenle
atipik sayılır. Ayrıca 11 ve 12.
Kaburgaların boyun ve tüberkül kısımları olmadığından, atipik içerisinde
değerlendirilirler.
Kaburga
kıkırdakları kaburgaların anterior uçlarında yer
alarak toraks duvarının elastikiyetine yardımcı olur. Bu kıkırdaklar ilk yedi
kaburgada inferiora doğru giderken uzunlukça büyür, bu seviyeden sonra dereceli
olarak kısalmaya başlar. İlk yedi kıkırdak yapısı doğrudan sternuma bağlanırken
8, 9 ve 10. Kıkırdaklar üst üste bağlanarak bir kostal margin meydana getirirler.
11 ve 12. Kostal kıkırdaklar doğrudan herhangi bir kosta ya da
kıkırdakla bağlantı yapmaz.
Interkostal
boşluk kaburga ve kıkırdakları birbirinden ayırır. Bu
boşlukların ismi, boşluğun superiordundaki kosta ile isimlendirilir. Örneğin 4.
kostal boşluk, 4. ve 5. kaburgaların arasında lokalizedir. Tahmin edileceği
üzere 12 kaburgalı bir yapıda 11 interkostal boşluk bulunur. Bu boşlukların her
birinde de birer adet interkostal sinir
yer alır. Bu boşluklar esasında birer boşluk olmayıp kaslar ve membranlar
tarafından invaze edilir. Ayrıca interkostal kan damarları da bu bölgede
bulunur. Yine bu damar ve sinirlerin ismi de, yukarıda belirtilen
numaralandırma sistemi gibidir. 12. kaburganın altındaki boşluk, interkostal
boşluk olarak adlandırılmayıp artık sonrasında gelen kaburganın olmamasından
ötürü subkostal boşluk olarak
bilinir. Bu bölgeden subkostal sinir
geçer. Interkostal boşluklar, anterolateral olarak genişler ve nefes alımında
en geniş sınırlarına ulaşır. Ayrıca torasik vertebral kolonun çeşitli
hareketleri sonrasında da bu boşlukların genişliği değişmektedir.
Tipik kaburgalar (A). 3-9. kaburgalar ortak karakteristiğe sahiptir. (B). Bir tipik kaburganın ortabölgesinden enine kesiti.
Atipik kaburgalara superior bakış
Torasik
Vertebralar
Tipik bir torasik
vertebrada vertebral ark, musküler ve artiküler prosesler bulunur. Torasik
vertebraların karakteristik özelliklerine örnek olarak bilateral kostal
facetleri, kostal tüberküllerle artikülasyon yapan transvers prosesler
üzerindeki kostal facetleri (T2 veya T3 vertebralar hâriç) ve uzun spinöz
prosesleri verebiliriz.
Superior
ve inferior kostal facetlerin (fovea)
pek çoğu küçük demifacettir.
Bilateral eşlenmiş olarak tipik torasik vertebraların (T2-T9) gövdelerinin
superior ve inferior posterolateral kenarlarında bulunur. Fonksiyonel olarak
facetler bitişik vertebrada çiftler hâlinde düzenlidir. Torasik vertebralarda
bazı atipik durumlar gözlenebilir:
·
T1 vertebrasının superior kostal faceti
demifacet değildir; çünkü yukarıda, onun yarısını tamamlayacak bir C7 vertebra
demifaceti yoktur. Birinci kaburga bu nedenle yalnızca T1 vertebra ile
bağlanır. T1, superior kostal demifacete sahip olmayıp sadece inferiora
sahiptir.
·
T10 vertebra sadece bir bilateral eş
(tüm) kostal facet içerir; bir kısmı gövdeye bir kısmı da pedinküle lokalize
olmuştur.
·
T11 ve T12 da sadece pedinküllerde
lokalize olan tek çift kostal facet içerir.
Tipik torasik
vertebraların spinöz prosesleri uzun ve aşağıya doğru eğimlidir. Sıklıkla bir
aşağıdaki vertebranın üzerini örter. Birbirine bitişik iki vertebranın laminaları
arasındaki boşluğu sarar; böylece bıçak gibi bazı keskin materyallerin
vertebral kanala girip özellikle spinal korda zarar vermesi engellenir.
Superior articular proseslerin konveks superior articular facetleri büyük
oranda posterior ve kısmî lateral olarak yüz yüze gelirken konkav inferior
articular proseslerin inferior articular prosesleri büyük oranda anterior ve
kısmî medial olarak yüzleşirler. Bitişik torasik vertebraların her birinin
articular facetlerin arasındaki bilateral eklem bölgeleri bir ark oluşturur. Bu şekilde bazı küçük
rotatör hareketler bitişik vertebralar arasında gerçekleşebilir; ancak
kaburgalar tarafından bu hareket limitlenmiştir.
Torasik vertebralar. (A) T1 servikal vertebralara benzeyen vertebral foramene ve gövdeye sahiptir. (B) T5-T9 vertebraları torasik vertebraların tipik özelliklerini yansıtır. (C) T12 gövde prosesine ve lumbar vertebralara benzeyen gövde büyüklüğüne sahiptir. (D) Vebrebral gövde üzerindeki superior ve inferior kostal facetler (demifacet) ile transvers prosesteki kostal facetler görülmektedir.
Tipik bir vertebranın kostovertebral artikülasyonları.
Sternum
Sternum (G. sternon), göğüs kafesinin anteriorunun
orta kısmında bulunan düz, açılı, uzun ve ince bir kemik yapısıdır. Doğrudan
mediastinal vissera için bir koruma sağlamakla birlikte özellikle kalbin
fiziksel olarak korunması için önem arz eder. Sternum, üç parçadan meydana
gelir. Bunlar manubrium, sternum gövdesi ve ksifoid prosestir
(çıkıntı). Adolesan ve genç bireylerde bu üç parça kıkırdak doku ile
(sinkondroz) birbirine tutunurken, yaş ilerledikçe kemikleşme görülür.
Manubrium,
sternumun baş kısmında yer alan trapezoid bir kemiktir. Sternumun en geniş ve
kalın kısmını meydana getirir. Üst sınırındaki kolaylıkla palpe edilebilen
konkav merkezine jugular notch (çentik)
(suprasternal notch) adı verilir. Bu
notch, klavikular çentikten daha
büyük olup klavikulanın sternal ucu tarafından derinleştirilir. Bu bölgelerde sternoklavikular eklem (SC) oluşumu
görülür. Klavikular gözün inferolateralinde birinci kaburganın kostal kıkırdağı
manubriumun lateral sınırına sıkıca bağlanır. Buna birinci kaburganın sinkondrozu denir. Manubrium ve sternum gövdesi manubriosternal joint adı verilen bir
bağlantı ile bağlıdır. Manubrium ve sternumun konumları gereği, bu bağlantı
sonrasında bir sternal açı oluşur.
Sternum
gövdesi, uzun, manubriuma göre nispeten daha dar, T5-T9 vertebral seviyede uzanan kemik
yapısıdır. Uzunluğu kostal çentiklere
göre değişebilmektedir. Genç bireylerde sternebrae
adı verilen dört sternum segmenti
belirgindir. Bu segmentlerin her biri sternal
synchondroses adı verilen kıkırdakla birbirine bağlanır. Bu eklemler
puberte ile 25 yaş arasında kaynaşır ve kemik tek bir yapı hâline gelir. Transverse ridge adı verilen sternum
gövdesindeki çıkıntılar, olgunlukta kaynaşma bölgelerini gösteren çizgilerdir
ve sternumu dört parçaya ayırır.
Ksifoid proses
sternumun en küçük ve en değişken kemik bölgesidir, sternumun ucunu meydana
getirir. İnferior ucu T10 vertebra
seviyesindedir. Ucu iki parçalı (bifid), kıvrık ve bir tarafa doğru dönük
olabilir. Gençlerde kıkırdağımsı olmasına rağmen, yaş ilerledikçe kemikleşme
görülür. Yaşlılarda ksifoid proses ve sterna gövdesinin birleştiğini
görebiliriz.
Ksifoid proses, önemli
bir landmarktır; çünkü ksifoid
proses-sternal gövde bağlantı bölgesi olan T9 seviyesindeki ksifosternal eklem
anteriorda toraks kavitesinin merkez kısmının inferior limitini oluşturur. Bu
eklem aynı zamanda infrasternal (subkostal)
açı bölgesidir. Ksifoid proses ayrıca karaciğerin
superior sınırının, diyaframın merkezî tendon sınırının ve kalbin inferior
sınırının seviyesinde olduğundan, klinikte çok önemlidir.
Sternuma anterior ve lateral bakış
Hazırlayan: Necdet Ersöz (Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi)
Referans: Keith L. Moore, Arthur F. Dalley, Anne M. R. Agur, Clinically Oriented Anatomy, Seventh Edition, Lippincott Williams and Wilkins, Baltimore, 2014
Yorumlar
Yorum Gönder
Görüş, öneri, soru ve eleştirilerinizi lütfen bildiriniz. Yapıcı yorumlar değerlendirilecek; kişilik saldırıları ve üslûp hataları engellenecektir.