TORAKS
DUVARI İSKELETİ VE DUVAR EKLEMLERİ KLİNİK NOTLARI
Necdet
Ersöz
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
Göğüs
Ağrısı
Göğüs ağrısı pulmoner
hastalıklar nedeniyle oluşabilmekle birlikte, kardiyak hastalıkların en önemli
semptomlarından biridir. Ancak göğüs ağrısı ayrıca intestinal, safra kesesi ve
kas-iskelet sistemi hastalıkları nedeniyle de oluşabilir. Göğüs ağrısı
şikâyetiyle gelen bir hastayı muayene ettiğimizde bu göğüs ağrısının ciddi bir
durumdan mı yoksa nispeten önemsiz bazı nedenlerden mi kaynaklarını belirlemek
önemlidir. Kalp krizini tecrübe den insanlar genellikle kalp krizi ağrısını
substernal bölgede dinlenmekle geçmeyen çok keskin ve baskılı bir ağrı olarak
tanımlarlar.
Kaburga
Kırıkları
Kısa ve daha geniş olan
birinci kaburga, klavikulanın posteroinferiorundadır. Birinci kaburga
kırıkları, diğer kaburga kırıklarına göre daha seyrek görülür; çünkü bulunduğu
bölge oldukça korumalıdır. Dışarıdan kolaylıkla darbe almaya elverişli
değildir. Eğer kırılırsa bu bölgeden geçen yapılar hasar alabilir. Birinci
kaburga kırıklarına hasar alma ihtimali olan yapılar brakial pleksus ve üst ekstremitelere ulaşan klavikula altı damarlar olacaktır. Yaygın görülen kaburga
kırıkları, genellikle orta kısımdaki kaburgalardadır. Bu kaburgalar çoğunlukla
fiziksel bir darbe neticesinde hasar alır. Bu kaburgaların darbelere en
dayanıksız kısımları kaburga açısının bulunduğu kısmın ön tarafıdır; ancak
kaburgalara gelebilecek bir baskı, potansiyel olarak kaburganın her yerinde bir
kırık yaratabilir. Bu durumda kaburgaların kırık kısımları, vücudun hareketi
esnasında sivri noktaları sebebiyle akciğer ve dalak gibi vücudun iç
organlarına zarar verip iç kanamalara neden olabilir. Bu tip kırıklarda
hastanın fazla hareket ettirilmemesi çok büyük önem kazanmaktadır. Alt kısım
kaburgalarındaki kırıklar da genellikle diyafram üzerinde yırtıklara sebep
olmaktadır. Bu durumda diyaframatik
hernia adı verilen bir durum ortaya çıkar. Kaburga kırıkları hastaya
oldukça acı vermektedir; çünkü kırık bölgeler, vücudun nefes alma, öksürme, konuşma
gibi olağan hareketleri esnasında yumuşak dokulara zarar vermektedir.
Yelken
Göğüs (Flail Chest)
Birden fazla kaburga
kırığı, anterior ya da lateral toraks duvarının serbestçe, bağımsız olarak ve acı
verir biçimde hareket etmesine neden olabilir. Kırıkların bulunduğu göğüs
duvarı segmenti, geriye kalan kısımdan ayrı bir biçimde, paradoksal (ters)
olarak hareket eder. Bu hareket hastaya çok acı verir ve solunumu aksatır.
Solunumun aksaması ile kan oksijeni düzeyi etkilenir. Tedavi esnasında kırık
bulunan kısım bir materyal aracılığıyla sabitlenmelidir.
Yelken göğüs probleminde nefes alışverişinde paradoksal hareketler
Torakotomi
(Cerrahî Operasyon)
Torakotomi, kalp-damar
cerrahisinde ve göğüs cerrahisinde, plevral kaviteye ulaşmak için göğüs
kafesinin cerrahî operasyonla açılmasıdır. Torakotomiyi anterior ve posterior
olarak inceleyebiliriz. Anterior torakotomide kostal kıkırdakların
perikondriumunda H şekilli bir kesi yapılır ve toraks kavitesine giriş yapmak
için bu bölge açılır. Posterior torakotomi işlemi için sıklıkla 5-7.
İnterkostal alanların posterolateralleri en uygun bölgedir. Genellikle, toraks
kavitesine giriş için lateral kısım elverişli olmaktadır. Kontrolateral olarak
yatan hastada üst ekstremiteler tamamen abdüksiyon yaptırılır ve ön kollar,
hastanın başının arkasına gelecek şekilde konumlanır. Bu hareket skapulanın
inferior açısından kalkmasına ve lateral rotasyon yapmasını sağlayarak
interkostal alanlarda çalışmayı kolaylaştırır.
Cerrahlar, operasyon
esnasında genellikle kaburgaları saran periostenumun yüzeyinden H şekilli bir
kesme işlemi gerçekleştirirler ve bu yapıyı kaburgalardan ayırırlar. Ardından
üzerinde çalışılmak istenen bölgeye ulaşmak için bu bölgedeki kaburgaları
açarlar. Oprasyon sonrasında kaburgaların eksik kısımları periostenum
tarafından, her ne kadar bütünüyle olmasa da yenilenebilmektedir.
Torakotomi
Fazla
Kaburga
İnsanlar genellikle 12 çift kaburgaya
sahiptir. Ancak bu sayı servikal ve lumbar bölgedeki fazladan kaburgaların
varlığıyla ya da 12. Kaburganın gelişimsel bozukluğuyla artan ve azalan
sayılarda değişebilir. Servikal kaburgalar görece yaygındır (%0,5-2) ve
superior torasik apertürden geçen nörovasküler yapıları etkiler. Lumbar kaburgalar
daha az yaygındır. Fazladan kaburgalar, vertebra seviyelerini değerlendirirken
bir karışıklık yaratabildiğinden tanımlanması klinik olarak önemlidir.
Kaburga
Kıkırdaklarının Protektif Fonksiyonu ve Yaşlanması
Kostal kıkırdaklar,
toraks kavitesine direnç kazandırır ve stenum ya da kaburgalarda meydana
gelebilecek pek çok kırığı, esnek özelliği neticesinde önler. Ancak, özellikle
çocuklarda kıkırdak yapısının oldukça belirgin olması nedeniyle, çocuk göğsüne
yapılabilecek ciddi baskı, kemik kırığı meydana getirmemesine rağmen, toraksta
yaralanmalara neden olabilir. Yaşlı kimselerde kıkırdak oranı ve kıkırdakların
elastikiyeti azaldığından, ayrıca kalsifikasyon meydana geldiğinden kemikler
kırılmaya müsait bir hâl alır.
Kemikleşmiş
Ksifoid Proses
Ksifoid proses,
sternumun alt kısmında yer alan ve çevresindeki pek çok dokuya ait tutunma
bölgesini bünyesinde taşıması nedeniyle klinik önemi olan bir çıkıntıdır. Bu
bölge, yaşlanmayla birlikte, özellikle 40lı yaşlar itibariyle kemikleşmeye
başlar. Bu bölgedeki sertleşmenin farkına varan bireyler, bunun ksifoid
prosesin kemikleşmesi olduğunu bilmezler ise, çoğunlukla bu bölgede bir tümör
kitlesi geliştirdiklerini zannedebilirler.
Sternal
Kırıklar
Sternum subkutanöz
bölgede yer almasına rağmen, sternal kırıklar fazla yaygın değildir. Otomobil
kazaları gibi bazı çarpmaya dayalı kazalarda bireyin göğüs bölgesinin ön kısma
sertçe çarpması sonucunda sternum kırıkları meydana gelebilmektedir. Sternal
kırıkları azaltan en önemli etken, bu tip kazalarda arabalarda muhakkak olması
gereken airbag mekanizmasının çalışır durumda olmasıdır. Sternum kırıkları
genellikle ufalanma, yani birkaç küçük parçaya ayrılma şeklinde meydana gelir.
Sternumun lokasyonunun değişmesi ve bölgesinden çıkması gibi bir hasar, sternumun
bir derin fasya ile sarılı
olmasından ötürü yaygın değildir. Ayrıca sternumla bağlantısı olan pectoralis majör kasının etkisi ile de
sternumun yer değiştirmesi zorlaşmaktadır. Yetişkin ve yaşlılarda sternum
kırıkları genellikle sternal açı
bölgesinden gerçekleşir. Bu kırık, manubriosternal
eklemin dislokasyonu ile sonuçlanır. Esasında, sternum kırıklarında
düşünülmesi gereken ilk yaşamsal tehlike, sternumun kırılması değildir. Bu
kırığın özellikle kalpte ve akciğerde meydana getirebileceği ikincil yaralanmalar
ve fonksiyon bozukluklarıdır. Sternum kırıklarına bağlı ölüm oranlarında en
yüksek oranı %45’e varan oranlar ile visseral yaralanmalar taşımaktadır.
Median
Sternotomi
Koroner
arter bypass grafting gibi mediastinumda cerrahî işlemler
için toraks kavitesine girmek amacıyla sternum medyan düzlemden ayrılabilir. Kaburga
ve kıkırdakların esnekliği sternum yarılarının bu işlem esnasında hareket
ettirilebilmesine olanak sağlar. Sternumun ayrılması işlemi, aynı zamanda
akciğerlerdeki superior tümörlerin temizlenmesinde de kolaylık sağlar. Cerrahî
müdahaleden sonra bir klips kullanılarak sternum yarıları kaynaştırılır.
Sternal
Biyopsi
Sternumun gövdesi
sıklıkla iğneyle yapılan kemik iliği biyopsisi için kullanılır; çünkü diğer pek
çok kemiğe göre hem geniş hem de subkutanöz bölgede yer alır. Biyopsi iğnesi
vasküler süngerimsi kemiğe girer. Bu işlem yaygın olarak metastatik kanser ve
kan anomalilerinin transplantasyon ve deteksiyonları için kullanılır.
Sternal
Anomaliler
Fetüsteki sternum
yarıları, gelişim esnasında birleşmeyebilir. Bütün sternal kleft (yarık) ise fazla yaygın olmayan çok ciddi bir
anomalidir ve ectopia cordis adı
verilen bozuklukta, kalbin bu sternum bölgesinden dışarıya çıkıntı yaptığı
görülür. Manubriumu ve sternumun superior yarısını kapsayan kısmî sternal
kleftlere “V” ya da “U” şekilli yapıları görürüz ve bu bozukluklar bebeğin
gelişimi sırasında sternuma müdahale edilerek düzeltilebilmektedir. Bazı durumlarda
stertum üzerinde tamamlanmamış füzyon nedeniyle bir delik (sternal foramen)
kalabilir. Bu deliğin klinik olarak yaşamsal bir önemi bulunmamakla birlikte
varlığından haberdar olunmalıdır; çünkü X-ray taramalarında farklı yapılarla
karıştırılmaması önemlidir. Basık (pectus
excavatum) ya da çıkıntılı (pectus
cavinatum) sternum da çeşitli anomali tiplerindendir ve çocuklukta belirgin
hâle gelir.
Ksifoid proses
yaşlılıkta yapısal değişime uğrasa da bu değişim klinik olarak pek önemli
değildir. Benzer olarak neonatallarda ksifoid proseste anterior çıkıntılar
görülebilir ve çoğunlukla tıbbî müdahale gerektirmez.
Torasik
Outlet Sendromu
Anatomistler superior
torasik apertüre hava ve besin girişi nedeniyle aynı zamanda torasik inlet
adını verirler. Klinisyenler de bu yapıya torasik outlet ismini verirler; çünkü
toraks bölgesinden doğan bazı arterler ve T1 spinal sinirler bu apertür
aracılığıyla boyun ve üst ekstremitelere dağılır. Bu nedenle torasik outlet
sendromunun (TOS) çeşitli tiplerinde, bu outletten geçen yapıların geçişinin baskı
gibi nedenlerle bozulması durumu söz konusudur. TOS, torasik bir lokasyonu
anlatmasına rağmen, geçişin kesilme noktası genellikle apertürün dışında, boyun
kökünde yer alır. Bu sendromun belirtileri sıklıkla üst ekstremitelerde
görülür.
Kaburga
Dislokasyonları
Kaburga dislokasyonu (slipping rib syndrome) kaburgalar ve
sternum arasındaki kıkırdağın ve o bölge eklemlerinin fonksiyon bozukluğuyla
meydana gelir. Kaburga dislokasyonları özellikle vücut temasına dayalı
sporlarda; basınca ya da fiziksel darbeye dayalı olarak gerçekleşir. Bu
darbeden bölge sinirleri, damarları ve kasları da etkilenebilir. İnterkondral
eklem çıkıkları da unilateral meydana gelir ve 8, 9 ve 10. Kaburgaları kapsar.
Bu bölgedeki travma ve çıkıklar, alt kısımdaki iç organlara da zarar
verebilmektedir. Nefes alışverişi esnasındaki hareket de bu süreci
hızlandırmaktadır.
Kostokondral
Bağlantıların Dislokasyonu
Kaburga ve kaburga kıkırdağının
ayrılmasıdır. Sonuç olarak serbest kalan kaburga superior olarak hareket
edebilir ve diğer kaburgalara zarar vererek acıya neden olabilir.
Diyafram
Paralizi
Diyaframın her bir
yarısının farklı bir sinir desteği olmasından ötürü, bir yarısında meydana
gelen bir paraliz, diğerini etkilemez. Diyafram paralizi, diyaframın paradoksal
hareketinin radyografide belirlenmesiyle açığa kavuşturulur. Paraliz olan kısım
ile intakt kısım birbirinden farklı hareket eder.
Diyafram hareketi. (A) Normal bir solunumda diyaframın yaptığı hareket (B) Sağ hemidiyafram paralizinde diyaframın paradoksal hareketi
Hazırlayan:
Necdet Ersöz (Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi)
Referans:
Keith L. Moore, Arthur F. Dalley, Anne M. R. Agur, Clinically Oriented Anatomy, Seventh Edition,
Lippincott Williams and Wilkins, Baltimore, 2014
Yorumlar
Yorum Gönder
Görüş, öneri, soru ve eleştirilerinizi lütfen bildiriniz. Yapıcı yorumlar değerlendirilecek; kişilik saldırıları ve üslûp hataları engellenecektir.