GENEL
KİMYA
MADDE
NEDİR?
MADDELERİN
SINIFLANDIRILMASI
Kütlesi
olan ve uzayda yer kaplayan her şey maddedir
ve kimya madde ile maddelerin değişimini inceleyen pozitif bir bilim dalıdır.
Tüm maddeler temel olarak en azından ilkece, üç hâlde bulunabilirler; bunlar
katı, sıvı ve gaz hâlleridir. Katılar belirli ve kesin şekilleri olan
yapılardır. Sıvılar katılardan daha az rijit yapılı olup akışkandır ve
bulundukları kabın şeklini alabilirler. Sıvılar gibi gazlar da akışkandır ve
bulunduğu ortamın hacmini doldurma eğilimindedirler, ama onlardan farklı olarak
sınırsız genleştikleri kabul edilir.
Ayrıca tüm gazlar için genleşme sabiti aynıdır.
Bir
maddenin üç hâli, bileşimleri değişmeksizin bir fiziksel hâlden diğerine
dönüşebilir. Bir katı ısıtılarak sıvı oluşturmak üzere erir. Bu dönüşümün
olduğu sıcaklık erime noktası olarak
adlandırılır. Daha fazla ısıtılması ile sıvı, gaz hâline dönüşür. Bu dönüşüm
sıvının kaynama noktasında
gerçekleşir. Diğer taraftan, gazın soğutulması ile yoğunlaşarak sıvı faza dönüşümü gerçekleşir. Soğutma sürdürülürse donma gerçekleşir ve sıvı katıya döner. Suyun
sıvı hâlde, katı hâline göre daha sıkı bir molekül istiflenmesine sahip olması,
sıvıların genel özelliklerine uymaz ve suya özgüdür.
Saf Maddeler ve Karışımlar
Saf
madde, belirli ya da sabit bir bileşimi
olan, kendi özgü nitelikleriyle ayırt edilebilen ve fiziksel yöntemlerle
bileşenlerine ayrılamayan maddelerdir. Su, gümüş, etanol, sodyum klorür,
karbondioksit birer saf maddedir. Saf maddeler bileşim olarak birbirlerinden
farklıdır ve görünüşleri, kokuları, tatları ve diğer özellikleriyle
birbirlerinden ayırt edilirler. Hâlihazırda 20 milyon civarında saf madde tanımlanmıştır
ve bu liste giderek büyümektedir.
Karışımlar,
iki ya da daha fazla sayıda saf maddeyi
içeren, saf maddelerin kendine has özelliklerini koruduğu, fiziksel olarak
bileşenlerine ayrılabilen maddelerdir. Hava, çeşitli meşrubatlar, süt ve
çimento bazı karışım örnekleridir. Karışımların sabit bir bileşimi olmayıp
keyfî oranlarda hazırlanabilir. Örneğin, farklı kentlerden alınacak hava
örneklerinde dahi örneğin alınan yerin yüksekliği, kirliği gibi etmenler
bileşimi etkileyebilir.
Karışımlar
homojen ya da heterojen olabilir. Bir kaşık şeker suda çözündüğünde yeterince
karıştırılsa “karışımın bileşimi çözeltinin her noktasına aynıdır” şeklinde
teorik bir yorum yapılabilir. Bu şekilde bir homojen karışım elde edilir. Diğer taraftan kum ile demir tozlarının
oluşturduğu karışımda, kum taneleri ile demir tozlarının oluşturduğu karışımda,
kum taneleri ile demir tozları görünebilir hâlde ayrı kalırlar. Bu tür
karışımlarda bileşim her noktada aynı değildir ve heterojen karışım meydana gelmiş olur. Yağın su içine eklenmesi
hâlinde de, sıvının her tarafı sabit bileşimde olmadığından heterojen bir
karışım elde edilir.
Homojen
ya da heterojen bir karışım kolayca oluşturulabilir ve bileşenlerin
özelliklerinde bir değişiklik olmaksızın, fiziksel yöntemlerle saf bileşenlerine
tekrar ayrılabilir. Örneğin, şekerin sulu çözeltisi ısıtılıp suyu
buharlaştırılarak şeker geri kazanılır. Demir-kum karışımında, kum mıknatıstan
etkilenmediğinden, demiri kumdan ayırmak üzere mıknatıs kullanılabilir. Ayırma
işleminden sonra, karışımın bileşenleri başlangıçtaki ile aynı bileşim ve
özelliklere sahip olacaklardır.
Elementler ve Bileşikler
Saf
bir madde element ya da bileşik olabilir. Saf madde kimyasal yöntemlerle daha
basit bileşenlerine ayrılamıyorsa bu madde bir elementtir. Halen 115 elementin
tanımlanması mümkün olmuştur.
Kimyacılar
elementleri simgelerle göstermek için alfabedeki harfleri kullanırlar. Elementi
gösteren simgenin ilk harfi daima büyük yazılır, ikincisi ise büyük yazılmaz.
Örneğin Co kobaltın simgesini gösterirken CO karbonmonoksidi göstermektedir ve
bu bileşik karbon ile oksijen elementlerinden oluşur. Bazı elementlerin simgesi
Latince isimlerinden türetilmiştir. Örneğin Au, aurum’dan, Fe, ferrum’dan
ve Na, natrium’dan türetilmiştir.
Bazıları da İngilizce isimlerinden oluşturulmuştur.
Yer
kabuğunun %90’dan fazlasını sadece beş element (oksijen, silisyum, alüminyum,
demir ve kalsiyum) oluşturur. Bu beş elementten sadece oksijen canlı
sistemlerde en çok bulunan elementtir.
Elementlerin
çoğu başka elementlerle etkileşerek bileşikleri oluştururlar. Bir bileşik, iki ya da daha çok elementin kimyasal olarak etkileşmesiyle sabit
oranlarda birleşip tamamen farklı özelliklerde ürün oluşturmasıyla meydana
gelir. Örneğin, hidrojen gazı oksijen gazıyla yanarak suyu oluşturur ve suyun özellikleri
oksijen ve hidrojenden tamamen farklıdır. Su iki kısım hidrojen ile bir kısım
oksijenin birleşmesiyle oluşur. Suyun bileşimi Türkiye’deki bir musluktan, Çin’deki
Yangtze Irmağı’ndan ya da Mars’taki bir buz kapsülünden alınmasına bağlı
değildir. Bileşikler, karışımlardan farklı olarak sadece kimyasal yolla
kendisini oluşturan saf bileşenlerine ayrılabilirler.
Maddenin Fiziksel ve Kimyasal
Özellikleri
Saf
maddeler bileşimleri ile olduğu kadar kendilerine özgü özellikleri ile de ayırt
edilebilirler Bir fiziksel özellik, maddenin özelliği ya da kimyasal yapısı
değiştirilmeden incelenebilir ya da ölçülebilir. Örneğin, bir buz kütlesini
ısıtıp suya dönüşmesini sağlarken sıcaklık değişimini kaydetmek suretiyle buzun
erime noktasını ölçebiliriz. Su sadece görünüş olarak buzdan farklıdır ama
bileşim olarak bir farklılık yoktur. Bu bir fiziksel değişimdir ve su
dondurularak tekrar buz hâline dönüştürülebilir. Buna göre bir maddenin erime
noktası fiziksel bir özelliktir. Benzer şekilde, helyum gazının havadan hafif
olduğunu söylerken de maddelerin fiziksel özelliklerini karşılaştırıyoruz
demektir.
Diğer
taraftan, “hidrojen gazı oksijen gazı içinde su oluşturarak yanar” ifadesi
hidrojenin kimyasal özelliğini
belirtir. Çünkü bu özelliğin gözlenebilmesi için kimyasal bir değişim olması
gerekir ve bu değişim yanmadır. Değişimden sonra çıkış maddeleri olan hidrojen
ve oksijenin tüm özellikleri değişmiş, bunların yerini, kimyasal özelliği
tamamen farklı olan su almıştır. Hidrojen ve oksijeni, kaynama ya da donmaya
benzer bir fiziksel değişim yardımıyla geri kazanmak mümkün değildir.
Yumurtanın
suda kaynatılmasıyla yumurtada kimyasal bir değişim gerçekleştirilir. Sıcaklık
100 C derece dolayına geldiğinde, yumurtanın hem sarısı hem de akı sadece
fiziksel görünüşlerini değil, aynı zamanda kimyasal yapılarını da
değiştirirler. Yumurta yenildiğinde, vücutta bulunan ve enzim olarak
adlandırılan maddelerle etkileşerek tekrar değişime uğrar. Midede gerçekleşen
bu olay da kimyasal değişime bir başka örnektir. Böyle bir olay sırasında
nelerin olduğu, enzim ve gıda içeriğinin kimyasal özelliklerine bağlıdır.
Maddenin
ölçülebilir özellikleri iki grupta toplanır: bunlar kapasite özellikleri ve şiddet
özellikleridir. Kapasite özelliğinin ölçülen değeri, söz konusu maddenin ne
kadarının dikkate alındığına, yani miktarına bağlıdır. Kütle, uzunluk ve hacim
birer kapasite özelliğidir. Daha fazla madde daha fazla kütle demektir. Bazı
kapasite özelliği değerleri birbiri üzerine eklenebilir. Örneğin, iki tane
bakır paranın kütlesi, iki ayrı bakır paranın kütleleri toplamı kadardır. İki
beher suyun işgal ettiği hacim, her iki beherde bulunan su hacimleri toplamına
eşittir.
Şiddet
özelliğinin ölçülen değeri, göz önüne alınan maddenin miktarına bağlı değildir.
Sıcaklık bir şiddet özelliğidir. Aynı sıcaklıkta ancak farklı miktarlarda iki
tane su dolu beher alalım. Bu iki beherdeki suyu daha büyük bir beher içinde
bir araya getirecek olursak su miktarlarına bakılmaksızın sıcaklık başlangıç
durumundaki ile aynı olur. Kütle ve hacimden farklı olarak erime noktası,
kaynama noktası ve yoğunluk gibi diğer şiddet özellikleri de toplanamayan
özelliklerdir.
Ölçme
Kimyada
çalışmalar ağırlıklı olarak ölçmeler üzerinedir. Örneğin kimyacı, farklı
maddelerin özelliklerini anlamak ya da bir deney sonucundaki miktar
değişimlerini kıyaslamak için ölçüm sonuçlarını kullanır. Maddelerin
özellikleri ile ilgili basit ölçümler yapmak için genel amaçlı birkaç tane
düzenek yeterlidir. Metre ile uzunluk ölçülür. Büret, pipet, dereceli silindir
ve ölçme balonu ile hacim ölçülür; terazi ile kütle, termometre ile sıcaklık
ölçülür. Bu aletlerle makroskobik özellikler, yani doğrudan belirlenebilir
özelliklerin ölçümü gerçekleştirilir. Atom ya da molekül düzeydeki özellikler
olan mikroskobik özellikler dolaylı yöntemlerle belirlenir.
Ölçülen
bir miktar genel olarak sayılarla ve uygun birimlerle ifade edilir. Örneğin,
New York ile San Francisco arasındaki uzaklığın araba ile 5166 olduğunu
söylemenin hiçbir anlamı yoktur. İki kent arası uzaklığın 5166 kilometre
olduğunun belirtilmesi gerekir. Bilimde ölçme sonuçlarını doğru ifade edebilmek
için birimlerini belirtmek zorunludur.
SI Birimleri
Bilim
insanları uzun yıllar ölçme sonuçlarını metrik birimlerle, ondalıklarla yani 10’un
kuvvetleri olarak kaydetmişlerdir. Bununla beraber, 1960 yılında Ağırlık ve
Ölçü Genel Konferansında bir araya gelen uzmanlar, Uluslararası Birim Sistemi
(SI, System Inteational d’Unites) olarak adlandırılan, yeniden düzenlenmiş
metrik sistemi önermişlerdir. Ölçüm sonuçlarının verildiği diğer tüm SI
Birimleri de 10’un kuvvetleri biçiminde ifade edilebilir. Kimya alanındaki
çalışmalarda zaman, kütle, hacim, yoğunluk ve sıcaklık gibi ölçümler oldukça
sık kullanılmaktadır.
SI Temel Birimleri
Temel
Çokluk
|
Birimin
Adı
|
Simge
|
Uzunluk
|
Metre
|
m
|
Kütle
|
Kilogram
|
kg
|
Zaman
|
Saniye
|
s
|
Elektrik
Akımı
|
Amper
|
A
|
Sıcaklık
|
Kelvin
|
K
|
Madde
Miktarı
|
Mol
|
mol
|
Işık Şiddeti
|
Kandil
|
cd
|
Kütle ve Ağırlık
Kütle,
bir cismin madde miktarının ölçüsüdür. Kütle ve ağırlık terimleri çoğu kez
birbiriyle karıştırılır ve birinin yerine diğeri kullanılır. Ancak bu iki terim
kesin olarak birbirinden farklıdır. Bilimsel olarak ağırlık bir cisim üzerine
etkiyen yer çekimi kuvvetidir. Elmanın kütlesi sabittir ve bu kütle elmanın
nerede olduğuna bağlı değildir, ancak ağırlık nerede olduğuna bağlıdır. Örneğin
ay yüzeyinde bulunan bir elmanın ağırlığı, ay kütlesinin daha küçük olması
sebebiyle yeryüzündekinin altıda biri kadardır. Bu nedenle astronotlar ay
yüzeyinde üzerlerinde ağır giysi ve cihazlar olduğu hâlde sıçrayarak rahat bir
şekilde hareket edebilmektedirler. Bir cismin kütlesi terazi ile kolayca
belirlenebilir ve bu işlem tartma olarak adlandırılır.
SI Biriminde Kullanılan Önekler
Önek
|
Simge
|
Anlamı
|
Önek
|
Tera-
|
T
|
1012
|
Terametre
|
Ciga-
|
G
|
109
|
Cigametre
|
Mega-
|
M
|
106
|
Megametre
|
Kilo-
|
k
|
103
|
Kilometre
|
Desi-
|
d
|
10-1
|
Desimetre
|
Santi-
|
c
|
10-2
|
Santimetre
|
Mili-
|
m
|
10-3
|
Milimetre
|
Mikro-
|
µ
|
10-6
|
Mikron
|
Nano-
|
n
|
10-9
|
Nanometre
|
Piko-
|
p
|
10-12
|
Pikometre
|
Hacim
Hacim uzunluğun küpü
olduğundan SI birim sisteminden türetilmiştir ve birimi metreküptür (m3).
Ancak kimyacılar daha çok santimetreküp (cm3) ve litre gibi
hacimlerle çalışır.
SI birim sisteminde
olmayan ancak yaygın olarak kullanılan hacim birimi litredir. Bir litre, bir
desimetreküp hacme eşittir. Kimyacılar genellikle sıvıların hacmini belirtmek
için L veya mL kullanırlar. Bir litre, 1000 mililitre (mL) veya 1000
santimetreküpe eşittir. Dolayısıyla 1 mililitre, 1 santimetreküpe eşittir.
Yoğunluk
Yoğunluk,
bir maddenin birim hacminin kütlesidir ve madde kütlesi, maddenin hacmine
bölünerek bulunur. d=m/v formülünde d yoğunluk (özkütle), m kütle, v hacimdir.
Görüldüğü gibi yoğunluk bir şiddet özelliği olup mevcut maddenin kütle
miktarına bağlı değildir. V arttığı zaman m de arttığından söz konusu madde için
bu iki büyüklüğün oranı sabit kalır.
Yoğunluğun
SI den türetilen birimi, metreküp hacim başına düşen kütledir (kg/m3).
Bu birim kimyasal uygulamalar için son derece büyüktür. Bu nedenle,
santimetreküp başına gram ve bunun eş değeri olan mililitre başına gram birimleri,
sıvı ve katı yoğunluklarını belirtmek üzere yaygın olarak kullanılmaktadır.
Bazı
maddelerin 25 C derecedeki yoğunlukları verilmiştir:
Madde
|
Yoğunluk (g/cm3)
|
Hava
|
0,001
|
Etanol
|
0,79
|
Su
|
1,00
|
Cıva
|
13,6
|
Sofra Tuzu
|
2,2
|
Demir
|
7,9
|
Altın
|
19,3
|
Osmiyum*
|
22,6
|
*Osmiyum
(Os), yoğunluğu en büyük elementtir.
Kaynaklar
Chang, Raymond, Genel Kimya Temel
Kavramlar, Dördüncü Baskıdan Çeviri, Palme Yayıncılık, 2011
Yorumlar
Yorum Gönder
Görüş, öneri, soru ve eleştirilerinizi lütfen bildiriniz. Yapıcı yorumlar değerlendirilecek; kişilik saldırıları ve üslûp hataları engellenecektir.