PLEVRA,
AKCİĞERLER VE TRAKEOBRONKİYAL AĞAÇ KLİNİĞİ
Necdet
Ersöz
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
Servikal
Plevra ve Akciğer Apeksi Yaralanmaları
Birinci çift
kaburgaların inferior eğiminden ve meydana getirdikleri superior torasik
apertürden ötürü servikal plevra ve akciğer apeksi bu açıklık vasıtasıyla
boyuna doğru sternokleidomastoid kasının (SCM) posteriorundan çıkıntı meydana
getirir. Bu yüzden akciğerler ve plevral saclar boyun bazı yaralanmalarında
hasar görebilir (pnömotoraks, G. pneuma). Servikal plevra göreli olarak infantlarda
ve genç bireylerde daha yüksek bir seviyeye ulaşır; çünkü bu bireylerin
boyunları göreli olarak daha kısadır. Bu nedenle servikal plevra bilhassa erken
dönem çocuklukta ve bebeklerde yaralanmalara daha müsaittir.
Plevranın
Diğer Bölgelerindeki Yaralanmalar
Plevra kostal marjinin
inferiorundan üç bölgede iner. Plevranın abdominal kesilerde kazara plevral
saca ulaşabileceği bölgeleri bulunur. Bunlar infrasternal açının sağ kısmı ve
sağ ve sol kostovertebral açılardır. Plevranın bazı bölgeleri bir kesi
sonrasında pnömotoraksa açık olabileceği için tehlikelidir ve cerrahî
işlemlerde bu bölgelere dikkat edilmelidir.
Pulmoner
Kollaps
Akciğer kollapsı, bronş obstrüksiyonu ve pnömotoraks gibi nedenlere bağlı olarak
ya da doğumsal olarak bulunan, akciğerlerde havasız bölgelerin oluştuğu bir
hastalıktır. Akciğerlerin şişme esnasında eğer şişme hareketi muhafaza
edilemezse, akciğerlerin doğal elastikiyeti kollapsa sebebiyet verebilir. Bu
olaya atelektazi de denir. Primer atelektazi doğuştan olan nefes
problemini ifade ederken, sekonder
atelektazi önceden şişmiş akciğerin kollapsını ifade eder. Normal bir
akciğer havayolları açık olsa dâhi şişmiş vaziyette kalır çünkü akciğerin dış
yüzeyi (visseral plevra) torasik duvarın iç yüzeyine komşudur ve plevral
sıvının yüzey gerilimi söz konusudur. Akciğerlerin elastik hareketi plevral kavitede
basınç yaratır. Bu basınç genellikle -2 mmHg’dır; nefes alımı sırasında -8 mmHg
civarına dek düşebilir.
Eğer penetre eden yara
toraks duvarı ve akciğer yüzeyini açarsa hava plevral kavite tarafından negatif basınçtan ötürü çekilir. Yüzey
gerilimi düşecek ve akciğerde kollaps gerçekleşecektir. Havanın büyük bir kısmı
dışarı çıkacaktır. Akciğer kollapsı sırasında plevral kavitede normaldan farklı
bir boşluk meydana gelir.
Plevral saclar normalde
birbiriyle iletişimde değildir; o yüzden bir akciğer örneğin bir cerrahî işlem
sonrasında kollaps geliştirebilir; fakat bundan diğer akciğer etkilenmez. Akciğer
yüzeyindeki laserasyon ya da bir kopma, toraks duvarı penetrasyonu kanamayla ve
plevral kavite içerisine hava girmesiyle sonuçlanabilir. Kan miktarı ve biriken
hava pulmoner kollapsın şiddetini belirler.
Akciğer kollapsında
akciğer daha az bir yer işgal eder ve pulmoner kavite inspirasyonda genişlemek
yerine bir miktar daralır. Boyuttaki bu düşüş radyografik olarak diyafram
hareketi, interkostal boşluğun daralması (kaburgaların birbirine yaklaşması),
mediastinumun yer değiştirmesi ve trakenin havayla dolu olması ile belirlenebilir.
Ek olarak kollaps geliştiren akciğer genellikle radyografide daha beyaz renkli
gözükür.
Pulmoner kollaps
Pnömotoraks,
Hidrotoraks ve Hemotoraks
Plevral kaviteye hava
girişi (pnömotoraks), genellikle kesici-delici bir alet nedeniyle plevraya
penetre olan bir yara ile gerçekleşir. Örneğin plevral kavitede pulmoner lezyon
(bronkopulmoner fistül) akciğer
kollapsı yapabilir. Kaburga kırıkları visseral plevrayı ve akciğeri yırtarak
ayrıca pnömotoraksa sebebiyet verebilir. Plevral kavitede anormal derecede sıvı
birikimi (hidrotoraks) plevral efüzyon yapabilir. Göğüs yaralanmalarında kan
plevral kaviteye girebilir (hemotoraks). Hemotoraks akciğer hasarlarından
ziyade interkostal ve internal torasik damar yaralanmaları neticesinde
gerçekleşmektedir. Hem havanın hem sıvının plevral kavitede birikmesi durumu da
hemopnömotoraks olarak bilinmekte olup bu birikmeler radyografik metotlarla
tespit edilebilmektedir.
Sağ plevral kavitede hemotoraks gelişimi demostre edilmiştir
Torasentez
Bazen bir hipodermik
iğne ile interkostal boşluğa girip plevral kaviteye ulaşmak bir sıvı ya da kan
örneği almak ve fazla birikintiyi boşaltmak için gerekebilir (torasentez).
Interkostal sinir ve damarlara zarar vermemek için hipodermik iğne kaburganın
superioruna batırılır. İğne interkostal kasları ve kostal parietal plevrayı
geçer ve plevral kaviteye ulaşır. Hasta dik pozisyonda iken intraplevral sıvı
kostodiyaframatik reseste birikir. İğneyi ekspirasyon esnasında dokuzuncu
interkostal boşluğa MAL’da batırmak akciğerin inferior sınırını iğneden
koruyacaktır. İğne yukarı bakar pozisyonda tutulmalı ve bu sayede resesin
derinine girilmekten kaçınılmalıdır.
Göğüs
Tüpü Takılması
Plevral kavitedeki
hava, kan, vücut birikintileri, seröz sıvı, pus ya da bunlardan bazılarının
kombinasyonu tipik olarak göğüs tüpü yardımıyla vücut dışına atılır. 5. veya 6.
interkostal boşluktan MAL’da atılan bir kesi ile işlem gerçekleştirilir. Tüp
servikal plevraya doğru hava boşalımı ya da kostodiyaframatik resese doğru sıvı
boşalımı için yönlendirilebilir. Tübün ekstrakorporeyal sonu sualtı drenaj
sistemiyle bağlantılıdır, sıklıkla sakşınla kontrol edilir. Havanın boşalımı
kollaps olmuş akciğerin reenflasyonunu sağlar. Sıvının boşalımındaki
başarısızlık akciğerin dirençli fibröz yapı geliştirip ekspansiyonunu inhibe
etmesine neden olabilir (akciğer
dekortikasyonu).
Midaksillar torakosentez tekniği
Plörektomi
ve Plörodez
Plörektomi, plevranın
kalınlaşması nedeniyle cerrahî operasyonla soyulması ve plevranın bir kısmının
çıkarılması ameliyatıdır. Plörodez ise göğüs kafesi iç duvarını saran parietal
plevra ile akciğeri saran visseral plevranın birbirine yapıştırılmasıdır.
Plörektomi ve plevral kaviteye torakoskopik bakış
Torakoskopi
Torakoskopi, plevral
kavitenin torakoskop ile incelendiği diagnostik ve bazen terapötik olan bir
işlemdir. Interkostal boşluk aracılığıyla plevral kavitede ufak kesiler atılır.
Observasyona ek olarak biyopsiler alınabilir ve bazı torasik kondisyonlar
tedavi edilebilir.
Plevrit
(Plörezi, Zatülcenp)
Nefes alışverişi
süresince normal şartlarda düz ve nemli olan plevra katmanı akciğer
oksültasyonu işleminde herhangi bir ses çıkartmaz. Ancak herhangi bir plevra
inflamasyonunda akciğer yüzeyi pürüzlü bir hâl alır; bu nedenle nefes
alışverişinde stetoskop ile bir sürtünme sesi (plevral rub) duyulur. Enflamasyonlu yüzey ayrıca parietal ve
visseral plevra katmanlarının birleşmesine de neden olabilir (plevral adezyon). Akut plevrit hastanın
hareket ya da derin soluk sırasında oldukça keskin ve ani bir acı duymasına yol
açar.
Akciğer
Lobları Varyasyonları
Varyasyonlar, akciğerin
formuna göre beklenir. Oblik ve horizontal fissürler bazı bireylerde
tamamlanmamış ya da tamamen eksik olabilir ve lobların ayırt edilmesinde ya da
sayısında bir değişiklik söz konusu olabilir. Nadiren akciğeri ekstra, fazladan
bir fissür bile bölebilir. Böylece sol akciğer bazın üç loba veya sağ akciğer
sadece iki loba sahip olabilir. Superior sol lob lingulayı karakterize
etmeyebilir. En yaygın olan ekstra lob, azigos
lobudur. Bu lob sağ akciğerde yaklaşık olarak insanların %1’inde
görülmektedir. Azigos lobu, büyüklüğüne göre akciğerin farklı bölgelerinde
lokalize olmaktadır.
Akciğerlerin
Görünümü ve Zararlı Maddelerin Solunumu
Akciğer sağlıklı
çocuklar ve sigara içmeyen ya da temiz bir çevreye yaşayan insanlarda
genellikle açık pembe renktedir. Akciğerler uzun süre kentlerde yaşayan, sigara
içen ve birtakım karbon birikintilerine maruz kalan insanlarda koyu renk almaya
başlar. Bu tip kimselerde sıklıkla kronik bir öksürük refleksi görülür. Ancak
akciğerler bu zararlı maddeleri uzun süreli etkilenmeden biriktirme özelliğine
sahip olduğundan olumsuz etkiler hemen görülmeyebilir. Akciğer lenfleri fagosit adı verilen özel hücreler
içerir ve bu hücreler gaz değişimi yüzeyleriyle karbon moleküllerini
uzaklaştırır ve bunları inaktif konnektif dokuda biriktirir.
Akciğer
Oskültasyonu ve Toraks Perküsyonu
Akciğer oskültasyonu
(stetoskop ile akciğerlerin uygun bölgelerden dinlenmesi) ve toraks perküsyonu
(akciğer üzerindeki toraks duvarına parmaklarla küçük dokunuşlar yaparak akciğerin
seslerinin dinlenmesi) fiziksel muayenede kullanılan önemli tekniklerdendir.
Oskültasyon trakeobronkiyal ağaç boyunca akciğer loblarına giden havanın akımını
dinlememizi sağlar. Perküsyon, muayene edilen alanın altında herhangi bir hava
ve sıvı birikiminin olup olmadığını ve sertliğini değerlendirebilmemizi sağlar.
Normal bir vücut anatomisinin nasıl olacağını bilen hekim, akciğer uzantılarının
ve kas ile kemik yapılarıyla çevrili olan bölgelerin hangi bölgede nasıl bir
ses çıkaracağını (bölgesine göre yankılanan ya da yankılanmayan) bilir. Akciğer
oskültasyonu ve toraks perküsyonu akciğerlerin üst kısmının konuşlandığı boyun
kökü bölgesinden yapılmalıdır. Klinisyenlerin kullandıkları “akciğerin bazının
oskültasyonu” sözü esasında akciğerin sanıldığı gibi diyaframatik yüzeyini ya
da anatomik bazını ifade etmemektedir. Bu söz ile klinisyenler genellikle
akciğerin inferior lobunun inferoposterior kısmını ifade etmektedirler. Bu
alanı oskülte etmek için klinisyenler bir stetoskop kullanarak onuncu torasik
vertebra seviyesindeki posterior torasik duvarı dinlerler.
Akciğer perküsyonu. (A) Bimanuel perküsyon (B) Perküsyonda rezonans yapan ve yapmayan bölgeler.
Yabancı
Cisim Aspirasyonu
Sağ ana bronşun daha
geniş ve kısa olması ve sola göre daha dikey uzanması nedeniyle, yabancı
cisimlerin ya da yiyeceklerin akciğere aspirasyonu bu bölgeden daha kolay
olmaktadır. Diş hekimleri de operasyon sırasında birtakım küçük materyallerin
veya çıkan dişlerin yer çekiminden ötürü hastanın bronşlarına kaçmasına izin
vermezler. İstenmeyen durumları önlemek adına bazı diş hekimleri hastanın oral
kavitesine plastik bariyer yerleştirirler.
Bronkoskopi
Bronkoskopi diagnostik
veya terapötik amaçlarla havayolunun içerisinin bir bronkoskop yardımıyla
görüntülenmesidir. Bronkoskop ilk olarak burun ya da ağız yolundan havayoluna
sokulur ve istenen bölgeye ulaşıldıktan sonra o bölgedeki varsa yabancı
cisimler, kanamalar, tümörler ya da iltihaplar belirlenir. Trakenin sağ ve sol
bronşlara ayrılmadan önceki kıkırdaksı yapısındaki mukoz membran,
trakeobronkiyal ağacın en hassas olduğu ve öksürme refleksini tetiklediği
bölgedir. Bu bölgeye karina adı
verilir. Örneğin bir fındık aspire edildiğinde organizma hemen öksürme
refleksine başvurur ve bu yabancı cismi uzaklaştırmaya çalışır. Eğer bir cisim
karinayı geçerse öksürme refleksi büyük oranda durur.
Bronkoskopi
Akciğer
Rezeksiyonu
Bronkopulmoner
segmentlerin anatomisinin bilgisi radyografik yorumlamaların ve diğer akciğer
grafiklerinin değerlendirilme başarısı için gereklidir. Bu seğmenleri iyi
tanımak aynı şekilde cerrahî rezeksiyon işlemi için de önemlidir. Bronkiyal ve
pulmoner hastalıklar, örneğin tümörler ve apseler, sıklıkla bronkopulmoner
segmentlerde lokalizedir ve bu bölge gerektiğinde rezeksiyon ile
çıkarılmalıdır. Akciğer kanseri tedavisinde cerrah, kanserin safhalarına göre
bazen komple bir akciğeri (pnömonektomi),
lobu (lobektomi) ya da bir
bronkopulmoner segmenti (segmentektomi)
alabilir.
Segmental
Atelektazi
Bir segmental bronşun
blokajı (örneğin aspire edilen bir yabancı cisim nedeniyle) dışarıdaki havanın
ilgili segmente ulaşmasını engelleyecektir. Engellenenen segmentteki kalan hava
ise dereceli olarak kan tarafından absorbe edilecek ve segment kollapsı
gerçekleşecektir. Segmental kollaps plevral kavitede dengeleyici bir boşluğu
gereksinmez; çünkü bitişik segmentler bu bölgeyi dengelebilmek adına
genişleyecektir.
Pulmoner
Embolizm
Pulmoner arterin bir
kan pıhtısı (embolüs) tarafından tıkanması yaygın bir hastalık ve ölüm
nedenidir. Pulmoner arterdeki embolüs bir kan pıhtısıyla birlikte, yağ globülü
veya hava kabarcığı nedeniyle de gerçekleşebilir. Örneğin bir kırık sonrasında
bu yapılar oluşup kan damarlarını dolaşabilir ve akciğere gelebilir. Embolüs
kalbin sağından akciğerlere pulmoner arter ile gelir ve pulmoner arteri ya da
bazı dallarını tıkayabilir. Pulmoner arterler vena caval sistemle sağ kalbe
geri dönen tüm kanı taşımaktadır. Bu yüzden pulmoner embolizmin en kısa süreli
sonucu, akciğere giden kandaki kesilmedir. Bu blokaj akciğerin ya da akciğerin
bir kısmının kan alamamasına yol açar. Pulmoner arterdeki embolüs ciddi miktara
ulaşırsa hasta akut respiratuvar distres
yaşar. Çünkü kanın oksijenlemesi mekanizması emboli nedeniyle bozulmuştur. Bu
duruma yanıt olarak kalbin sağ tarafı akut olarak kan miktarını artırmak ve
akciğerlere kanı ulaştırabilmek için dilete olabilir. Bu esnada ölüm
gerçekleşebilir. Orta boyutlu bir embolüs bronkopulmoner segmentleri besleyen
arterleri tıkayabilir ve pulmoner
enfarktüs gerçekleşebilir, bu durumda akciğerin bir kısmı nekrotiktir.
Fiziksel olarak aktif
insanlarda kollateral sirkülasyon, yani doğrudan olmayan yardımcı dolaşım,
sıklıkla gelişir ve bir emboli esnasında bu embolinin bir enfarktüse neden
olması engellenir. Bronkiyal arterlerin dallarının anastomozu terminal
bronşçuklarda sıklıkla görülür. Solunum ve dolaşım problemleri çeken bazı
hastalarda, örneğin kronik tıkanıklık yaşayan insanlarda, pulmoner emboli
genellikle enfarktüsle sonuçlanır. Visseral plevra bölgesi de kan alamadığında inflamasyon
geliştirebilir (plevrit) ve parietal plevra ile birleşebilir ve ağrı yapabilir.
Lenfatik
Drenaj ve Plevral Adezyon
Parietal ve visseral
plevra tabakaları birleşirse (plevral adezyon) akciğerin lenfatik damarları ve
visseral plevra parietal lenfatik damarlarla anastomoz yapabilir. Bu lenf
damarları da axillary lenf nodlarına drene olduğundan, bu nodlardaki karbon
partikülleri genellikle plevral adezyonun bir kanıtı olabilmektedir.
Hemoptizi
Hemoptizi,
bronkiyal ya da pulmoner bir kanamadan ötürü öksürükle beraber kan çıkarmaktır.
Kan kusma anlamına gelen hematemez
ile karıştırılmamalıdır. Vakaların hemen hemen %95’inde kanama bronkiyal
arterlerin dallarından gelir. En önemli nedenleri arasında bronşit, akciğer kanseri,
pnömoni, pulmoner emboli, tüberküloz, akciğer apsesi, pulmoner hipertansiyon ve bronşektazi gelir.
Bronkojenik
Karsinoma
“Bronkojenik karsinoma”
terimi bronşlarda gelişen kanseri ifade etmek için kullanılır; ancak günümüzde
herhangi bir akciğer kanseri tipini belirtmek için de kullanılır hâle
gelmiştir. Akciğer kanserinin en önemli nedenleri arasında düzenli sigara
kullanımı ve sigara dumanına maruziyet gelmektedir. Akciğer kanseri tipleri
büyük oranda bronşların mukoz tabakasında başlar ve sürekli, geçmeyen öksürük
ve hemoptizi ile devam eder. Malign kanser hücreleri sputumda tespit
edilebilir. Radyolojik olarak gözlenen genişlemiş akciğer kitlesi şeklindeki
primer tümörler, erken bir dönemde akciğerin diğer bölgelerine, örneğin
bronkopulmoner lenf nodlarına ve buradan diğer lenf nodlarına metastaz
yapabilir. Hematojenik metastazın (kan damarları ile yayılan kanser)
ulaşabileceği yerler beyin, kemikler, suprarenal bezler gibi yaşamsal
bölgelerdir. Tümör hücreleri sistemik sirkülasyona akciğer sinüsoidlerine ya da
venüllere ulaşarak da geçebilir. Ardından pulmoner venlere, kalbe, aorta ve
diğer yapılara ulaşabilir. Çoğunlukla supraklavikular lenf nodları tümör
yayılımına bağlı olarak genişleyebilir. Kanser varlığında boyutundaki
değişiklik nedeniyle sentinel lenf
nodları olarak adlandırılan bu nodlar, klinisyenlere vücudun diğer
bölgelere yayılmış olabilecek malign tümörler hakkında bilgi verir.
Akciğer kanseri
Plevral
Ağrı
Visseral plevra ağrı ve
acıya duyarsızdır; çünkü sinir beslenmesi yoktur. Parietal plevra (özellikle de
kostal kısım) ise ağrıya oldukça duyarlıdır; çünkü son derece zengin bir
biçimde interkostal ve frenik sinir dalları ile beslenir. Parietal plevrada
meydana gelebilecek fiziksel ya da kimyasal bir tahriş lokal bir ağrıya ya da
aynı spinal segmentlerin innerve ettiği dermatom alanlarında refere ağrıya
neden olabilir. Aynı durum diyaframatik, torasik ve mediastinal plevranın
tahrişi için de söz konusudur. Bu bölgeler de ilgili dermatom bölgesinde refere
ağrıya neden olabilir.
Göğüs
X-Ray Taramaları
Toraksın en yaygın
radyografik çalışması posteroanterior
projeksiyondur (PA). Bu projeksiyon ile PA radyografi elde edilir. PA radyografinin en önemli kullanım
alanı, torasik respiratuvar ve kardiyovasküler yapıların incelenmesidir. Radyolojist
veya teknisyen hastanın ön yüzünü X-Ray detektörünün karşına getirir ve
skapulanın akciğerin görüntülenmesini engellemesinin önüne geçmek hastanın
omuzları uygun pozisyona getirilir. Kişi derin nefes alır ve nefesini tutar.
Derin nefes diyaframatik kubbenin inmesine, akciğerlerin havayla dolmasına
(böylece radyografide daha iyi görülmesine) ve akciğerin inferior marjinlerinin
kostodiyaframatik resese ulaşmasına olanak sağlar. Inferior marjinler keskin
açılar şeklinde görünmelidir. Burada biriken plevral efüzyonlar inferior
marjinlerin resese inmesine olanak tanımaz ve bu bölge radyoopak bir görüntü
alır. Pnömoni gibi bazı lobar hastalıklarda da radyodens bölgeler görülür.
PA radyografisi toraks
duvarı kemikleri ve yumuşak dokuların farklı tonlarda görüntülendiği bir
kompozittir. Yumuşak ve sert dokular, içeriklerine göre radyografide farklı
koyulukta çıkar. Kemikler gibi bazı sert dokular radyografide daha açık
tonlarda (görünür) durumda çıkarken, yumuşak dokular radyografide hiç
görünmeyebilir. Inferior kostalar diyafram ya da karın bölgesi elemanları
nedeniyle radyografide belirsiz çıkabilir.
PA projeksiyonlarında
diyaframın sağ ve sol kubbeleri merkezî bir tendonla ayrılmıştır; ancak bu
tendon kalp nedeniyle radyografide görülmez. Diyaframın sağ kubbesi genellikle
sol kubbeden yüksektir. Akciğerler yumuşaklıklarından ötürü çevresindeki
yapılara göre daha şeffaftır. Pulmoner arterler her bir akciğerin hilar
bölgesinde görünür hâldedir. Inferior loblarda intrapulmoner damarlar çap
bakımından daha geniştir. Hava dolu bronşların transvers kesiti radyografide
şeffaf bölgeler içerir.
Torasik radyografi. A. PA projeksiyonuna hazırlık. B. Toraksın PA radyografisi (AP pozisyondan bakılmıştır) C. PA radyogradisinin şematik çizimi. D. Toraksın lateral radyografisi. E. Lateral radyografinin şematik çizmi. F. Lateral radyografiye hazırlık.
Hazırlayan:
Necdet Ersöz (Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi)
Referans:
Keith L. Moore, Arthur F.
Dalley, Anne M. R. Agur, Clinically Oriented Anatomy, Seventh Edition, Lippincott Williams and Wilkins,
Baltimore, 2014
Yorumlar
Yorum Gönder
Görüş, öneri, soru ve eleştirilerinizi lütfen bildiriniz. Yapıcı yorumlar değerlendirilecek; kişilik saldırıları ve üslûp hataları engellenecektir.